Hangi Balık?

Bu konuda bildiğim bir şey varsa dip balığı yedirmeyin.

Dip ballığı denizin 100 m altında yaşayan balıktır, ve denizdeki bütün kimyasal atık denizin dibine çöker. Bu balıklar da bu atıklara yakın veya tam içinde yaşar. O sebeple bu balıkları tüketmek kulağa pek sağlıklı gelmiyor.

Bu bilgiyi hem okuduklarımdan edindim, hem de güvendiğim balıkçı bir arkadaşım gerçekten bu balıkların tüketilmesinin sağlıksız olduğu konusunda hemfikir.

Bu arkadaşıma göre hamsi ye gerisini at çöpe. Çünkü ya çiftlik balığı (antibiyotikle besleniyor demek oluyor bu) ya dip balığı vs.

Dip balıkları nelerdir?

Enteresan şekilde balıkçılarda gördüğümüz pahalı balıklar hep dip balığı!

DİP BALIKLARI: Barbunya, tekir, dil, iskorpit, kalkan, kayabalığı, kırlangıç, lagos, mercan, mezgit, mırlan, levrek.

Hele ki şu aşağıdaki yazıyı okuduktan sonra ise hiç balık yiyesim ve çocuğuma yediresim gelmiyor :/

Balıklarla ilgili yürütülen bir çalışmada ağır metallerin bulunması herkesi endişelendirdi.

Haber: Türkan YILMAZER
 
Dip balıklarının hala riskli olduğunu söyleyen uzmanlar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na seslendi: Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz'de avlanma bölgelerini belirleyerek tüm balıkları inceleyin
 
Bir süre önce aHaber'de yayınlanan Deşifre programı ekibinin pazar ve marketlerden aldıkları 30 farklı balık numunesinden 11'inde kanserojen metal bulması, vatandaşı 'deniz balığı da mı yemeyeceğiz' endişesine itti. Avlanma bölgeleri bilinmeden yapılan böyle bir çalışma insanları rahatsız etse de, doktorların görüşü hala aynı: Deniz balığı yiyin ama dip balıklarından uzak durun
Aslında uzmanlara göre özellikle dip balıklarında ağır metal bulunması normal bir bulgu. Ancak bu çalışmada dip balığı kabul edilen tekirde bir şeye rastlanmaması, yüzey balığı olan hamside normal değerlerden 10 kat daha fazla ağır metal (kurşun) tespit edilmesi ilgi çekici bir durum.
 
Böyle bir analiz çalışmasının bilimsel kabul edilemeyeceğinde hem fikir olan uzmanlara göre bu konunun araştırılması gerektiğine işaret eden bir olgu... Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bu konuda özellikle avlanma bölgelerini değerlendirerek araştırma yapması ise konunun daha iyi bir şekilde açıklığa kavuşmasına yol açacak...
 
DİP BALIĞINI TAVSİYE ETMİYORUZ
 
İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, deniz balığının hala yenilebilecek durumda olduğunu savundu. Deniz balığında kurşun bulunmasının bakanlık düzeyinde araştırılması gerektiğini söyleyen Dizdar şöyle konuştu:
 
"Öncelikle bu analizin avlanma bölgeleri belirlenerek yapılması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Avlanıldığı yer belli olmadan yapılan bir analiz son derece dar sonuçlar verir ve bu bir sonuca varmak için yeterli değildir. Bu analizi değerlendirirsek, kabul ettiğimiz limitlerin üzerinde bir analiz çıkmış. Ancak ağır metallerin dip balığında çıkmamış, yüzey balığında çıkmış olması genel kirlenme kriterleri açısından uyumsuzdur. Balığın hangi kaynaktan tutulduğu bilinmek zorunda. Balıkta, özellikle de küçük balıklardaki kirlenmenin göç yollarına baktığımızda Karadeniz havzası karşımıza çıkıyor. Karadeniz'nde bir kirlenmenin olduğuna dair bilgiler alıyoruz ancak bunun araştırılması lazım. Bu analiz bu konuda bir kirlilik haritası çıkarılması için kriter olabilir. Karasularımızdaki durumu netleştirmeliyiz. Çevre kirliliği, egzos gazları, kurşunlu benzin gibi birçok şeyden ağır metal alıyoruz. Bunlar vücutta birikmiyor. Ağır metal balığın adelelerinde birikmiyor, biriktiği yer solungaç, sindirim sistemi, karaciğer. Balık yendiği zaman onlar ayıklanıyor.
 
Yani o zararlı yerler yenmiyor. Bu insan için önemli bir avantaj. Doğadaki formlara baktığımızda hayvanlar da bunu vücuttan uzaklaştırıyor." Deniz balığına alternatifin çiftlik balığı olamayacağına da dikkat çeken Dizdar, "Çiftlik balıkları yemle besleniyor, ancak nasıl bir yemle beslendiklerini bilmiyoruz. Bu yüzden de çiftlik balığının yenilmesini tavsiye etmiyorum" diye konuştu.
 
AVLANMA BÖLGELERİYLE İLGİLİ ÇALIŞMA YAPILMALI
 
Gıda güvenliği üzerine çalışmalarıyla tanınan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Kenan Demirkol da avlanma bölgeleriyle ilgili resmi bir çalışmanın olması gerektiğini söyledi. Deniz balığını önerirken bile doktorlar olarak dip balığını tavsiye etmediklerini söyleyen Prof. Dr. Demirkol,
 
"Ancak bu çalışmada dip balığı temiz, yüzey balığı kirli çıkmış. İki ayrı yerden hamsi alınmış, incelenmiş. Biri tertemiz, öbüründe kurşun değeri 10 kat yüksek. Dolayısıyla şu balık kötü ya da şu balık iyi demek hakkımız yok. Avlanma bölgeleri üzerinden bir araştırma yapılmalı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın bu konuda geniş çaplı, tüm denizlerimizi, avlanma bölgelerini içine alan bir çalışma başlatması gerekiyor."
 
Hekim olarak Omega 3 alınması için balık yenmesini önermek zorunda olduğunu da ifade eden Demirkol, "Bu koşullarda nasıl böyle bir öneride bulunacağımı da bilemiyorum. Şu aşamada kamuya bir öneride bulunabilecek bir durumda değilim." dedi.
 
Yine de deniz balığı konusunda ısrarlı olduğunu söyleyen Demirkol, "Karadeniz ve Marmara bölgelerinin daha riskli, Akdeniz ve Ege'nin daha az riskli olduğuna dair bir izlenim ediniyorum. İnsanlara balık yemeyin diyecek kadar veri elimde yok. Ama ciddi bir açıklama gelene kadar Karadeniz ve Marmara balığı yemeyeceğim. Yine de bu sözlerimden çiftlik balığını öne çıkardığımız düşünülmesin. Çiftlik balığı hala bir alternatif değil. Bugüne kadar hekim olarak asla çiftlik balığını önermedim, hala da önermiyorum. Çünkü onlara verilen yemlerin içeriğini bilmiyoruz. Bu çalışma yeterli bilimsel kriterlere sahip değil. Ancak kamuoyunu uyarmaya yönelik bir çalışma. Bilimsel bir çalışmayı bakanlıktan bekliyoruz."
 
BAKANLIK İDDİAYI YALANLAMIŞTI
 
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ''11 balıkta ağır metal kalıntısı'' bulunduğu iddiaları üzerine bir açıklama yapmıştı. Bakanlıkça avcılık yoluyla elde edilen balık ve diğer su ürünlerinde tüm karaya çıkış noktalarında av sezonu içinde iki defa, su ürünleri yetiştiricilik çiftliklerinde ise yıl boyunca düzenli olarak kalıntı izleme programına göre ağır metal analizleri yapıldığı bildirilen açıklamada, bugüne kadar Türkiye genelinde avcılık yoluyla elde edilen su ürünlerinde ve balık yetiştirme çiftliklerinden alınan numunelerde, ilgili mevzuat doğrultusunda yapılan analizlerde herhangi bir olumsuzluğa rastlanılmadığı belirtilmişti. Su ürünleri avcılığında insan sağlığı açısından herhangi bir olumsuzluk bulunan sahalarda avcılığın yasaklandığı, yetiştiricilikte ise o çiftlikte hasada izin verilmediği bildirilen açıklamada, şu ifadelere yer verilmişti.
 
''Bilimsel olarak deniz kirliliğinden dolayısıyla denizde yakalanan balıkların insan sağlığı için risk oluşturduğundan bahsedilebilmesi için belirlenen istasyonlarda uzun süre, sürekli ölçüm ve numune alımı yoluyla izleme çalışmalarının yürütülmesi gerekmektedir. Ayrıca, alınan numunelerin geçerli olabilmesi için resmi kontrol görevlilerince numune alma kurallarına uygun olarak alınması ve bu konuda yetkinlikleri onaylanmış laboratuvarlarda analizlerinin yapılması gerekmektedir. Söz konusu haberlere konu edilen numunelerin ne zaman, nasıl ve hangi koşullarda alındığı ve analizin yetkinliği onaylı bir laboratuvarda yapılıp yapılmadığı belli olmadığı gibi, olumsuz olduğu iddia edilen 11 numune ile ülke geneli için bir değerlendirme yapılması bilimsellikten uzaktır.''

DİP BALIKLARI: Barbunya, tekir, dil, iskorpit, kalkan, kayabalığı, kırlangıç, lagos, mercan, mezgit, mırlan.
 
YÜZEY BALIKLARI: Hamsi, istavrit, uskumru, palamut.
 
BALIK VE CIVA
 
Ünlü Gurme Vedat Milor balıkta da bulunan ağır metallerin neye neden olduğunu anlattı:
Konu balıktan açılmışken iki acı gerçeği belirtmeliyim.
 
Birincisi herkesin bildiği bir gerçek. Benim bildiğim, gördüğüm, gezdiğim ülkeler arasında dünyada en pahalı balık ülkemizde yeniyor. Özellikle de İstanbul’da ve revaçtaki tatil bölgelerinde, lokantalarda balık ve deniz ürünleri yemek herhalde nüfusun en fazla yüzde birinin harcı.
İkinci gerçegi herkesin bildiğini sanmıyorum.Balıklarımızda önemli oranda cıva olduğunu düşünüyorum.

Cıva ve ağır metal testleri çok pahalı. Ayrıca yüksek cıvanın yol açtığı belirtiler ilk bakışta hastalık olarak algılanmıyor. 

 Yağlı et konusunda dünyanın en duyarlı halkı olan ülkemiz insanı nedense bu konuya tam Fransız. Ne basın ne de yetkililer bu konuda kendilerine düşen sorumluluğu yerine getirip insanları uyarmadıkları için hâlâ balığın sağlık için faydalı olduğu mavalları ortalıkta hüküm sürüyor.
Balık faydalı tabii ama ağır metal içeriyorsa zararlı.

Hem de çok zararlı.

Nereden mi biliyorum bu gerçekleri?

Yaşayarak öğrendim. Ayak parmakla-rımdaki uyuşma nedeniyle doktora gittim;  sonunda ağır metal testleri yapıldı ve suçlu bulundu. Şimdi mümkün olduğu kadar, kirli olduğunu düşündüğüm denizlerden çıkan balıkları yememeye çalışıyor ve bu konuda bilgi topluyorum. Ülke dışında bu bilgileri bulmak kolay ama bizde imkansız gibi.

 Benden uyarması.